Büyük marketler de izdiham bunun kanıtıdır...
Tüketiciler 99.99 TL’lik etiketi görür görmez, 100 liralık fiyatı tahmin edemeden, alacağı ürüne saldırı veriyor.
İşletmelerin vatandaşların cebinden koparacağı bir kuruşluk cazip tuzaklarından birisidir.
Mahalle bakkalı denen minik esnaf, fırınların ekmek başına verdiği üç beş kuruş kar ile iş yerlerini idame ettirmeye çalışıyor olmalarına rağmen, gayet mutludurlar.
Giyimde kuşamda, ilaç sektöründen tutunda, köpek maması üreticisine kadar herkes parasal sıkıntıdadır ama hepsi de hayatından oldukça memnundur, mutludur.
Üreten sanayi esnafı, ham maddenin yüksek olduğundan yakınıp, oflanıp püflenip, ödemelerde bankalardan süre isterler ama hayatlarından son derece mutludurlar.
İşçi ücretlerini ve sigorta primlerini ödemede sıkıntılar geçiren imalathane sahipleri bile, el borçlarıyla ve banka teminatlarıyla ayakta kalmaya çalışır halde iken, hayatlarından ve işlerinden memnundur, mutludur.
On yıldan fazladır maaşına zam alamayan, emeki, dul ve yetim her kim ise,
Bütün bu yaşanan gerçeklere rağmen gayet mutludurlar!
Anlamakta bazen çok zorlandığım bu manzaralar karşısında, acaba ben mi mutsuzum diye usumdan geçirmedim desem, yalan konuşmuş olurum.
Yaşamak için, ayakta kalabilmek adına, yaşanan onca sıkıntılar arasında, ekonomik dar boğaza rağmen, hala sistemin ve sistemin içerisinde ki yanlış ekonomik kararlara karşı sessiz kalan bu toplum nasıl mutludur?
Vergilerle köşeye sıkışan halk,
Ödemeler de güçlük çeken esnaf,
Bankalara bireysel kredi için yalvartılan kamu çalışanları,
Köylü, çiftçi, emekli, memur…
Nasıl olur da bu sıkıntılar içerisinde mutludur?
Hayata TV de ki dizilerle bakan,
Uyutulan ve mutluluğun hormonunu kapitalist medyadan satın alan,
Mutluluğu Acun’un programı Survivor ve holding dizleri izleyerek yakalayan,
Aşk dendi mi, akıllarına Aslan Soykan'ın Devin Akın olan aşkını pür dikkatle izleyen, bu toplumdan mutlu olmasını beklemek gayet doğaldır.