Ali Galip AKYILDIRIM
Ülkemin güzel insanları hayatları boyunca hep korkutuldu.
Evde anne-baba dayatmalarıyla.
Okullarda öğretmen, disiplin dayatmalarıyla.
Askerde komutan ve askeri disiplinle.
Hakkını ararken kanunlar ve yasalarla.
Mizahçılar işsizlik ve hapishaneyle.
Gazeteciler yaptıkları haberle.
Adaletsizlik karşısında sesini yükseltenler işini aşını kaybetme korkusuyla,
Ve sandıkta oyunu kullanarak kendisini yönetecek yöneticileri seçen halkımız, seçtikleri tarafından korkutuldular. Her kanalda “haddini bildireceğiz, hesabını soracağız, kulağını çekeceğiz, giden gitsin kalanlar bize yeter, sen kimsin ya sen kimsin” denilerek korkunun dayanılmaz korkutması ile korkutuluyoruz.
İnsanlarımız işiyle, aşıyla korkutuluyor.
İnsanlarımız telefonda bile konuşurken korkuyor.
İnsanlarımız ülkenin gidişatı hakkında konuşurken korkuyor.
İnsanlarımız birbirinden korkuyor.
İnsanlarımız sosyal medyayı kullanırken korkuyor.
İnsanlarımız kitap okumaktan korkuyor.
Üniversite mezunları iş bulamayacağım diye korkuyor.
İş adamları iflas ettirilmekten korkuyor.
Sanatçılar eleştirmekten korkuyor.
Birkaç muhalif televizyona bile tahammül edilmiyor.
İnsanlarımız iktidarın olumsuz uygulamalarını eleştirirken korkuyor.
Memurlar, öğretmenler ve diğer çalışanlar iktidar sendikalarından korkuyor.
Öğretmenler öğrencilerinden, velilerden ve zalim yöneticilerden korkuyor.
Peki, neden korkutuluyorlar?
Kimse ülke gerçeklerinden söz etmesin.
Konuşacak olan varsa hep övgüler dizsin…
Herkes korksun, herkes sussun.
Sadece kendileri konuşsun.
Sırf bu yüzden işini kaybeden, tutuklanan gazetecilerin sayıları bir hayli fazla..
Kısacası bu ülke de, insanlarımızın en doğal hakkı olan özgürlükler, korkularla yer değiştirdi.
Biz böyle değildik.
Ama ne yazık ki korku kültürü her yeri, herkesi sarmış durumda.
Korku karanlık tarafa giden yoldur.
Korku yüzünden komşunun komşuya güveni kalmamış.
İktidarlardan hiç kimse kendisine vazife çıkaramaz, kendisine rol biçemez, halkı tehdit edemez! İktidarlar yetkiyi halktan alır ve verilen sürece halkımızı yönetir.
Korkutarak seçim kazanmak isteyen siyasetçiler bilmelidir ki;
Korkunun önüne geçilmezse, korku nefrete dönüşür,
Nefret ise onarılmaz acılara dönüşür.
Köşeye sıkışan bir kedinin bile aslana dönüştüğünü hepimiz bilmekteyiz.
Korkutulan toplumdan ne ülkeye ne de çevresine bir hayır gelmez.
Korkan insanında ne yapacağı belli olmaz.