Vizyonda ki gerçek kesitleri görmek...
İSMAİL AKYILDIRIM
Kalabalığa haykıran gür bir ses…
İş istiyor musunuz ?
Eveet !
Aş istiyor musunuz?
Eveet !
O halde düşün peşime !
Bunun gibi halka yöneltilen birçok miting soruları ve vaatler, eski siyasilerin sıkça kullandıkları klasik söylemlerdi.
Kırk yıldır iş ve aş üzerine ülke insanımızın duyguları sömürüldü oyları alındı…
Oysa, orta yerde ne iş vardı, nede aş!
***
İnsanlarımız kıt kanaat geçinmeye,
İşçilerimiz ise Avrupa standartlarının altında çalıştırılmaya devam edildi.
Yüzlerce üniversite mezunları geçmiş yıllarda ve günümüzde domates, çarliston biber satarken, gazetelerin manşet haberlerine konu oldu…
Bu manzaraları çok gördük ve bizzat yaşadık.
Şimdi durum nedir?
İşçi sınıfı ve memur, maaşlarına yapılan üç beş lira zammı konuşur olmuşlardır.
Emekli ise minicik maaş artış ile oyalanmaya çalışılıyor.
Vatandaş ise kırk yıllık aş ve iş muhabbeti gibi oyalanıp duruyor.
***
Geçen gün adamın birisiyle beş on dakika ayaküstü muhabbetimiz oldu.
Ekonomik yönden ve fiziki olarak çökmüş vaziyetteydi.
Nerede çalışıyorsun, diye sordum…
A, b, c, d bank dedi…
Şaşırdım…
Anlamadım…
Anlamayacak ne var dedi…
Aldığım maaş hep bu bankalara gidiyor.
Yani ben o bankaların elemanıyım…
Başka yerde çalışıyorum ama maaşı ben değil, onlar alıyor…
Sizin anlayacağınız “kredi” olayı…
Ulan dedim kendi kendime, ülke insanı ne hale geldi!
***
Kamu da çalışan ne kadar memur, işçi ve emekli, her kim var ise yarısından fazlası bankalara borçlular.
Hiç borcu olmayan kesinlikle ve kesinlikle kredi kartına borçludur…
Ekonomik olarak çok mesudum, çok mutluyum diyen kamu personelinin,
Alnından öpmek ve mükafatlandırmak lazım diye düşündüm…
***
Şunu da düşündüm!
IMF'ye olan borcumuzun yıllar önce bittiğini,
Hatta, "IMF bizden borç istedi de verin" dediler,
Diyenleri de düşündüm...
Pekâlâ, vatandaşın bankalara biriken yığınla borcu ne olacak?
Önce mescidin içi, sonra dışı denilen söylemler?
İşte burası da oldukça düşündürücü…
Hayat şartları olduğundan daha da güç ve de çetin…
Yalnız şapkamızı orta yere koyup düşünmeliyiz…
***
Halk olarak;
Geriye kalan ömrümüzü şans oyunlarına vererek mi yaşayacağız?
Ya da TV dizilerinin holding patronlarını izleyerek ve avunarak mı geçireceğiz?
Öyle de olmaz ki…
Vizyonda ki gerçek kesitleri görüp ve özümüze dönmemiz ve biran önce kendimize gelmemiz lazım.
Unutmamak lazım, bir tohumdan onlarca patates çıkar!
Ve ... O tohum sensin!