Finans kapital anlayışla, ekonomik kalkınmadan bahsetmek
İSMAİL AKYILDIRIM
Üzerinde yaşadığımız dünyada herkesin hedeflediği iktisadi programı vardır.
Tutumlu olmak,
Harcamaları en düşük seviyelere çekmek,
Kasayı doldurmak gibi…
Oysaki ekonominin özünde, üretim, üretileni pazarlama ve istihdam gibi faaliyetler vardır.
Havuzda toplanan paraların yatırıma dönüştürülmesi ekonomik gelirden elde edilen karla potansiyele dönüştürülmesidir.
Dünyamızda yaşanan ve yakın tarihe göz attığımızda şu gerçeklerle karşılaşmaktayız.
İkinci dünya savaşından yenik çıkan Almanya ve Japonya savaş öncesinde bile güçlü ve zengin ülkelerdi…
O yıllarda bile, her iki ülkede eğitimli insan sayısı, kalitesi fazlasıyla yüksekti.
Eğitime ve ekonomiye verilen önemle; yıkılan, zayıf düşen ülkelerini, büyük savaşlar sonrası eğitimli ve bilinçli yurttaşları sayesinde, eski günlerindeki durumlarından daha da iyi seviyelere getirdiler.
Burada dikkat edilecek önemli bir husus ise, yalnızca teknoloji birikiminden değil, tümüyle eğitimin ve bilimin etkili olduğu durumlardan bahsetmek en doğrusudur.
Madalyonun diğer bir yüzüne baktığımızda ise,
Eğitime ve bilime, ekonomiye önem vermeyen,
Kalitesiz, eğitimsiz, sanatsız, sanatçısız, cahili bol olan,
Bu durumu ortadan kaldırmak için gerekeni yapmayan birçok dünya ülkesi vardı…
Zengin ülkelerin yardımına rağmen kalkınamadılar.
İnsanların yaşayabilmek için üretime, ürettiklerini bölüşme gibi bir anlayışa yer vermediler.
Ekonomi ve iktisattan yoksun bu ülkeler maalesef 21. yüzyıl dünyasında bile hala sefaleti ve yoksulluğu yaşamaktadırlar.
Ülkemizde de bu durum yıllar öncesine dayanmaktadır.
Türk siyasi tarihine damgasını vuranların başarısı, aslında eğitim sisteminin eksikliğinden başka bir şey değildir.
İnsanların makro ve mikro dengeleri bilmeden çalışıp yaşamaları,
Ekonomi ve iktisata önem vermeden,
Ve düşünce olarak ısrarla, finans kapital anlayışa fırsat verip, müsamaha göstermeleri,
Ekonomiden yeterince anlamadıklarından kaynaklanmaktadır.
Düşünen, eleştiren toplumdan ziyade;
Anlamadığı, bilmediği ve görmediği söylemleri alkışlamaları, halk arasında ki siyasi ve ekonomik enstrümantallerin eksikliğinden kaynaklanan kaçınılmaz gerçeklerdir.
Bu durumu kar sayan siyasiler ise, toplum psikolojisinden istifade edip, halkın nabzına göre şerbet vermeleridir.
Ekonominin oluşumu ve sonuçları başlı başına bir düşünme, tartışma sanatı haline getirilmediği müddetçe,
Ekonomik kalkınmadan bahsetmek ve dünya piyasalarına girmek, evrensel değeri olmayan sanal ekonomiden başka bir şey değildir.