CACUS EFSANESİ ve METODOLOJİ
İSMAİL AKYILDIRIM
Aziz Çelik hocam, Bertell Ollman’dan aktarayım diyerek bizlerle paylaşmıştı.
Hocam Bertell Ollman’dan aktarırken,
Bende hoş görüşüne sığınarak,
Aziz hocamın yazdıklarından aktarmak istedim.
****
Yerinde ve mantıklı bir sualdi aslında,
Nasıl oluyor da aynı olguya bakıp farklı şeyler görüyoruz ve anlıyoruz?
Tamda bunu sormuştu, asgari ücret ve enflasyon ilişkisi konusunda...
Hikaye şöyle başlıyor:
****
Diyalektiğin işaret ettiği bu temel sorunu Marx, Roma mitolojisindeki
Cacus’tan örnek vererek anlatır.
Yarı insan, yarı canavar olan Cacus hayatını mağarada sürdürür ve
sadece geceleri öküz çalmak için dışarı çıkarmış.
Öküzleri çaldığını kimse anlamasın diye de onları başlarından itip geriye doğru sürükleyerek
mağarasına götürürdü ki herkes öküzlerin ayak izlerine bakıp onların aslında mağaradan
dışarıya doğru kaçtıklarını sansın.
Köylüler her sabah kalkıp da öküzlerini yerlerinde bulamadıklarında
Cacus’u suçlamaz, ayak izlerinin gittiği yöne bakarak öküzlerin
Cacus’un mağarasından çıkıp kırda kaybolduklarını sanırlardı.
Bu öyküdeki temel sorun gerçekliğin aslında kendi görüntüsünden
daha fazla bir şey olması ve sadece görüntülere,
gözümüze çarpan anlık ve dolaysız verilere odaklanılmasının
son derece yanıltıcı sonuçlar vermesidir.
Bu yanılgı bir istisna değil, tersine pek çok insan dünyayı bu şekilde algılıyor.
Pek çok insan, pek çok durumda, hemen yakınında gördüğü,
duyduğu ve rastladığı şeylere çeşitli ayak izlerine bakarak
gerçekle taban tabana zıt sonuçlara ulaşıyor.
Marx’ın “olguların görünüşleri ile özleri aynı olsaydı bilime gerek olmazdı”
saptaması buna dikkat çeker.
Olguların arka planını, asıl nedeni, ardındaki dinamikleri anlamadan
görünüşüne takılı kalmak yanıltıcı sonuçlar doğurur.
****
Anlayan anladı mı bilmem ama mesele olduğundan daha da açık...
Haa ... Sen anlamadın mı?
O halde, üstadın fazla ayrıntı için önerdiği,
Bertell Ollman’ın "Yordam Kitap"tan çıkan "Diyalektiğin Dansı" tavsiye edilir