O yıllar da hep bir gazeteye değer verirdim...
Hürriyet!
"Olaylar ve İnsanlar"ın Köşe Yazarı,
Hürriyet Gazetesi Yayın Koordinatörlüğü görevini yıllarca üstlenen,
Merhum Hasan Pulur ağabeyinin yazdıkları bana hep ilham olmuştur.
***
Sonrasında,
Hürriyet Gazetesinde nadiren yaşanan,
Genel Yayın Müdürlerinin ve yazarların
zamanla yer değiştirme olaylarına okuyucu olarak şahit olduk.
***
Hürriyet, Simavi'lerden sonra çok bozuldu...
Beyin göçleri başladı.
Solcu yazarlar çeşitli faşizan baskılara maruz kalıp gazeteden ayrıldılar.
80'li yıllar liberal partilerin çok güçlü olduğu dönemlerdi ve iktidar ellerindeydi.
Yine o yıllarda ki iktidar, bazı yazarların yazdıklarından hoşnut olmayınca,
gazetelerden ve gazetecilerden intikamlarını
sadece ve sadece SEKA'da üretilen
"matbaa kağıdına" zam yaparak alırlardı.
İçeri atmak, mahpus etmek asla yoktu!
Şimdilerde öyle mi? Bilmiyorum...
Yıllardır okuru olduğum,
Hürriyet gazetesi yine Hürriyet gazetesi...
Ama ! O eski tadı asla vermiyor...
Niye mi Hürriyet Gazetesi üzerinden serzenişte bulundum?
Güçlü kadrosu, yazarları ve çizerleri, siyasilere serzenişleri ile
ülke gerçeklerini ülke insanlarına çok iyi deklare eden büyük bir gazeteydi!
Mesele Hürriyet meselesi elbette değil!
Mesele kalemlerin dik değilde, yamuk oluşu!
Mesele çizerlerin karikatürize ederek, topluma verdiği mesajı silip,
keseri kendi tarafından yontma meselesidir!
Mesele gazeteciliktir! Mesele fikir işçiliğidir!
***
Yine başa dönecek olursak,
Hürriyet'in, o yıllardan bu yıllara bende hatırası olan, yalnızca bir parolası kaldı.
Usumda iki sözcüğü...
Tam da logosunun sol alt köşesinde...
TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR !